Ebru SANATI
Ebru; kıvamı arttırılmış su üzerine serpilen ya da damlatılan boyalara şekil vermek suretiyle bezenmiş kâğıt ve bu tarz kâğıtları hazırlama sanatıdır.
İpek Yolu ile İran’a gelen sanat, burada ‘Abru’ (Su Yüzü) veya ‘Ebri’ (Bulutumsu, bulut gibi) olarak isimlendirilmiştir. Daha sonra Türklerle birlikte Anadolu’ya gelen bu sanatın adı ‘Ebru’ olarak dilimize yerleşmiştir.
Kağıt bezeme sanatlarının en önemlisi olan ebruculuğun hangi tarihten beri bilindiği ile ilgili bir belge yoktur. Çok eski kitap ciltlerinde, yan kâğıdı olarak görülüyor. Yine çok eski bir murakkanın kenarlarında ve pervazlarında ebru kağtlarına rastlanmaktadır.
Kitapların basım yılları bilinse bile, bu tarihler, içlerindeki ebruların tarihleri sayılamaz, çünkü bu tür eski yazma kitaplar, yüzyıllar boyu pek çok kez onarılmış, yenilenmiştir. Üstünde yapım tarihi yazılı olan ebru kâğıtlarından yola çıkmak en doğru yoldur.
Hafif ebru denen ve üstüne yazı yazılması için soluk renklerden yapılmış ebru kâğıtları tarih saptanması açısından önemlidirler. En eski ebru kâğıtlarının, XV.- XVI. yy’lardan kaldıkları ileri Türkistan’da doğan bu sanat oradan İran’a ve Türkiye’ye geçmiş ve en seçkin örnekleri ülkemizde ortaya konmuştur. Son Osmanlı ebru üstadlarının en önemlilerinden olan kişi Necmeddin Okyay dır. Çiçekli Ebru’ları ilk uygulayan kişidir. 1916′da Medreset-ül Hattatin’de başladığı ebru hocalığını Güzel Sanatlar Akademisi’nde 1948′e kadar sürdürmüştür. Ebru Sanatını oğulları Sami (1910-1933) ve Sacit (1915-1998) ile yeğeni Mustafa Düzgünman’a (1920-1990) öğretmiştir.